Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Determinist Oyunculuk- Holografik evren hipotezi 2

  Evet görünüm böyle...    Klasik fizik düzleminde asla açık vermeyen ama gözlem sınırlarının dışına çıkıldığında, yani kuantum alemine ve astrofiziğin sınırlarına varıldığında iz bırakmadan yok olan, ancak filme dahil olduğumuzda determinist kişiliğinden taviz vermeyen bir evrenle karşı karşıyayız. İnatla 'beni mekaniklerle, fizikle, nasıllarla tanıma, beni anlamlar ile tanı, anlamların karmaşık düzeninin yazıya dökülmüş bir senaryosuyum, temelim bu'' diyor bizlere...   Yazının öncesi için ; ( Holografik Evren Hipotezi )  Ara besleme; ( Bilimin Sanal Boşlukları ) Devamı ; ( karadelikler )   Eflatunun idealar alemine bağlamayacağım konuyu, bu kadar basit değil aslında.  Konuya kuantum dünyasından başlayalım;    Evrenimizin tanımlanan yapıtaşları nelerdir?     Henüz oldukça eksik olan ve Standart modelle yer yer çözümsüz paradokslara giren kuantum fiziğinin tanımlayabildiği parçacıklar. Temelde iki gruptur.  Fermiyonlar ve ...

Bilimin Sanal Boşlukları

   Matematikte karmaşık sayılar diye bir küme vardır. Karmaşık sayıların en bilineni malumumuz;  i 2  = –1 , yani -1 in karekökü olan sanal i sayısı..  Bu sayı kümesi matematikte birçok fonksiyonun, denklemin çözümünde oldukça kullanışlıdır. sanal fraksiyonların ifadesinde, denklem eşitsizliklerinin gösterilip sadeleştirilmesinde ve birçok aksiyomda devamlılık sağlar.  Ancak i sayısı sanal bir sayıdır. Yani gerçek dünyada bir karşılığı yoktur. Çünkü -1 in karekökünü alamazsınız ve bu denklem sürekliliğinde, ileride elimine edilmesi, ifade edilebilmesi için konulan bir sayı. Aynı 3 boyutlu 6 yüzlü bildiğimiz küp formunun 4 boyutlu karşılığı olan 32 yüzlü küp (tesseract) gibi, bildiğimiz dünyada karşılığı olmayan denklem bileşeni veya ürünüdür.   Evren modelleri kurgulanırken de özgürce kullanılır. Aslında bilimsel bir olguyu ifade ederken sanal sayılardan ve ifade ettiği sanal gerçekliklerden bahsettiğimizde, 'gerçekliğini bilmiyoruz, böyle hesapla...

Holografik Evren Hipotezi

  Önceki yazılarımda hologram kavramını bilinç konusundaki yazımda işlemiştim *( burada )*. Hologram denilince aklımıza popüler kültürün dikte ettiği değil, terminolojik tanımını düşünmemiz gerektiğini anlatmıştım.   Bu yazıda biraz sondan başa doğru gideceğim. Holografik fikirlerin sonuçları, sorulması gereken sorular, bilimsel çevrelerde çıkış noktası ve kanıt sayılabilecek işaretleri üzerinde duracağız. Bir yazı dizisinin ilk paylaşımı olacak bugünkü yazı.    Giriş;   Son yüzyıl içindeki evrene bakışımızın ne kadar baş döndürücü ve biraz absürt sayılabilecek bir hızda değiştiğini görüyoruz.   Durağan bir evren modeli ve newton mekaniği ile başlayan serüvenimiz, Einstein'in görelilik teorisini inşa etmesiyle ve evrenin genişlediğinin, geçmişe gittiğimizde bir başlangıç noktasının olduğunun ispatlanmasıyla oldukça değişti. Sonsuzdan gelip sonsuza giden bir evren yerine başı - sonu olan bir hikayenin içinde olduğumuzu öğrendik. Zamanın da uzay dokusuyl...

Ruh Kavramı

 Beyinde bilincin oluşumu üzerine çok konuştuk. ( 1 , 2  , 3 ) Fakat "gözlemci" nedir? Bizi bilinçli olduğunu düşünen, kusursuzca bilinçli davranan biyolojik robotlardan, ' felsefi zombi'  lerden ayıran şey nedir? O "gözlemci" varlığı da, evreni anlamada düşünme biçimimizin, beynimizin mutlak doğru oluşunun ön kabulü üzerinden mi değerlendirmeliyiz? Önce şu konuyu belirterek başlayalım;  İnsan beyni öznel ve dış dünyaya kapalıdır * . Hatta mantık, zeka ve algı şeklimiz de biyolojik kapana kısılmış durumdadır. Evreni anlamak için değil, diğer canlılar gibi hayatta kalmak-üremek için evrimleşmiş canlılarız. Aklımız evrensel referans noktası değildir.  Bizi doğanın bir parçası olarak hayatta tutmak, üremek, yaşam konforumuzu, ihtiyaçlarımızı, güvenliğimizi iyileştirmek için tasarlanmış bir beyin bu. Evreni-anlamı-mutlak gerçekliği gözlemlemek ve kontrol etmek için evrimleşmedi.   Bizim varlık üzerinde, anlam üzerinde düşünmemiz; içimizdeki doğaya karşı "g...

Holografik Bilinç

      Hologram nedir? Önce onu bir tarif edelim.  Günümüz teknolojisinde yapılan hologramlar gerçek hologram değildir. Gerçek hologramların taklidi, sahte hologramlardır. Lazer ışınlarıyla, çeşitli girişim yöntemleriyle bir hologram efekti yaratılır.   Fizikte gerçek hologramlar; 2 boyutlu bir düzlemden çıkan üç boyutlu görüntüler, yapılar olarak tarif edilebilir. 3 boyutlu bir hologramın iki boyutlu bir düzlemdeki izdüşümü olarak tarif edilirse gölge gibi gelebilir. Aynı 3 boyutlu cisimlerin çekilmiş röntgen kayıtları gibi. Bir organın röntgeni çekildiğinde 3 boyutlu organın görüntüsü 2 boyutlu bir düzlemde iz düşüm olarak görüntülenir. Ancak aynı iz düşümden o cismin 3 boyutlu görüntüsü tersine bir yöntemle oluşturulamaz. Çünkü izdüşümü yapan x ışınları tek yönde gelip cismin sadece uzaysal tek düzlemini kaydetmiştir.   Gerçek hologramlarda ise her üç uzaysal düzlem de iki boyutlu kayıt düzlemine kaydedilir.  Bu kayıtlarda tersine yöntemle cismi...

Evrenin Yapısı

  Size önceki yazılarımda zihnimizin dışındaki mutlak gerçekliği nesnel bir biçimde algılayabilmemizin imkansız olduğunu anlatmıştım. * Platon'un ontolojisine götürmeyeceğim konuyu elbette. Sonuçta bir matrixte yaşamıyoruz. Her ne kadar öyle görünse de, dış dünyadan bir kabukla ayrılmış öznel bir zihin evreninde yaşasak ta bunun sebebinin biyolojik evrimimizin hoş olmayan bir sonucu olduğunu söylemiştim.   Eğer doğru yorumlanırsa ki bunu bazen yapabiliyoruz, dış gerçeklik üzerinde konuşabiliriz. Dokusu bozuk olan kırık, renkli bir aynadan bize yansıyanlar ne de olsa oradan bize gelen bilgiler...   Evrenin yapısına kısa bir göz atalım;  Giriş;  Çoook  uzak geçmişte, Uzay-zaman dokusunun oluşmadığı, doğal olarak zamandan da söz edemeyeceğimiz, tanımsız sayılabilecek bir noktada bir faz değişimi yaşandı. Bu faz değişimi, henüz hiçbir fizik kuralının, uzay-zaman dokusunun, temel kuvvetlerin, kütlenin, hacmin, boyutların, evrenimizde gözlemlediğimiz hiçbir...