* ( Bu yazı 'birleşik alan teorisi'ni konu mankeni yaparak hazırlanmıştır) Varlığın , 'mutlak gerçeklik' ifadesi ile aşırı abartılmış bir şey olduğunu düşünüyorum. 'Gerçeklik' ifadesi zaten nesnel bir kavram değildir. Zihnimiz; yanılsamalardan uzak, bağımsız olarak ' algılayabildiği' olguları bu şekilde tanımlar, bu kavramı referans kabul ederek ulaşabildiği tüm bilgi ve değerleri bu tartıda ölçer. İşte 'algılayabildiği' dediğimizde, iş nesnellikten çıkıyor. Çünkü algılarımız hem bireysel, hem de tarihsel anlamda köküne kadar özneldir. Sebebi de beynimizin algıları süzüp, şekillendirip bize anlam yükleyebileceğimiz bir hikayeye çevirmesi, ürettiğimiz anlamlarla beraber başından sonuna kadar psikotik bir süreç olması. Bizler yapay zeka değiliz ve buzul çağının vahşi afrika faunasında evrimleşmiş, sadece hayatta kalmaya odaklı, limbik temelli düşünüp plan yapan, inanan güvenen korkan, genellikle irrasyonel kurgularla hayatını idame ettiren ...
Eğitim görmüş aklın işareti, herhangi bir düşünceye onu kabul etmeden önce açık olmasıdır. ''Aristoteles''