Ana içeriğe atla

Bilincin Ölümsüzlüğü Üzerine

  Çok metafizik bir başlık oldu farkındayım. Bloğun genelinden anlaşılacağı üzere amacım, bilimde keşfedilse de görmezden gelinen ve felsefenin yetim kalmış ihtiyaçlarını açığa çıkarmak. Agnostik bir çizgideyim.

  Evren nasıl bir sistemdir?

  Evrenimizi kapalı bir sistem olarak düşünürüz. Çünkü yaptığımız bilim yerel bazda baktığımızda ancak bu şekilde işlevsel açıklamalar getirir. Sonuçta kabul ettiğimiz şey evrenin bir başlangıcı olduğu ve bilinen herşeyin bir patlamayla meydana geldiği.

 Ancak kabul ettiğimiz başka gerçekler de var. Mesela big-bang ten bahsederken sandığımız gibi evren bir tekillikten doğmadı. Matematik denklemleri öyle söylese de 10 üzeri -36. cı saniyeden öncesinin tam bir belirsizlik, sisli bir bulut olması, daha öncesi adına şu anki bilimin sona ermesi.

 Bu durumda evrenin kapalı bir sistem olması da kesinlik kazanmamış bir düşünceye dönüşüyor. 

 Ancak elimizdeki bilgilerle kapalı sistem olduğunu düşünmek zorundayız.


 Enflasyon modeline göre bigbang dediğimiz sıcak büyük patlama öncesi, skaler yapıda sanal bir alanı doğuran soğuk büyük patlama gerçekleşti ve bu alan şişti. Şişmenin sonunda  bildiğimiz fizik kurallarını doğuran sıcak büyük patlama başladı. Modellesek bile oldukça büyük sorular doğuran bu teori dallanıp budaklanmak zorunda kaldı. 

  Ezeli enflasyona göre sıcak patlama öncesi varolan skaler alanın sanal zamanı bizim evrenimize göre sonsuz geçmiş ve geleceğe uzanmakta ve enflasyon hala devam etmekte. Paralel evren diyebileceğimiz yeni evrenler doğurmakta. Nasılsa bahsettiğimiz o kaynak alanın gerçekliği hakkında hiçbir bilgimiz yok ve olması da günümüz bilimine göre mümkün değil. 

  Sanal uzay zaman demek 'matematik denklemleri' nin vücut bulduğu yer demek. Zihnimizde oluşturduğumuz soyut kavramlar olan 1 lerin 2 lerin, fonksiyonların, denklemlerin o alanda somut gerçeklik olduğunu kabul etmek bir yerde. Çünkü o sanal kelimesinin kökeni matematiğe ait bir kavram olan İ, yani karekök -1 e dayanmakta. Gerçekte var olmayan, sadeleştirdiğimiz bir aracı kavram.

 Siz evrenin temeli matematik denklemleridir deyin, başkası şiirdir edebiyattır desin, bir başkası sonsuz bilinçli canlı bir varlık desin, ben ise zorunlu belirsizlik diyorum. Heisenberg belirsizlik ilkesi gibi. Öyle tercih ediyorum. Kavramlardan da dışlamıyorum.

  EVRENDE BİLGİ

  Enformasyonun doğası hakkında daha önce çok yazdım. Varlığın ve bilginin aynı kavramın iki farklı yüzü, özünde aynı şeyler olduğundan bahsettim. 

 Işık hızı limiti ışığın değil, evrende bilginin ulaşım hızıdır. Bu sınır da sadece evrenin içindeki determinist sahne için geçerlidir. Evrenin bizzat kendisi veya en temel dokusu bundan muaftır. Çünkü kuantum dünyası probabilistiktir. Sanıldığı gibi yerel özellik içermez. Yani bir atomun içindeki olaylardan ibaret değil olay. Evrenin totalini bir uçtan diğer uca ilgilendirir. Dolanıklık, kuantum tünelleme gibi fenomenler buna işaret eder. (Holografik evren yazılarımda bu olguların sonuçları ve açıklamaları üzerine konuşmuştuk.)

 Kapalı sistemlerde bilgi vardan yok, yoktan var olmaz. Süreğen bir değişim ve dönüşüm içerisindedir. Enerji ve madde olarak tanımladığımız varlık ta özünde bilginin kendisi olduğu için öyle.

  Ancak evrenin enformatif birikimi her zaman varlık miktarını aşar. Varlık onun küçük bir kümesidir ve deneyimlenen bir sonucu. 

 Evrende bilginin bir özelliği de zamanın ve uzayın ötesinde bir bütünlüğünün olması. Buna işaret eden olgular da Görelilik teorisinin bir sonucu olarak ortaya çıkan blok evren modeli. Bu model geçmiş ve geleceğin fiziksel açıdan -bugün ile aynı anda- gerçek olduğunu söyler.

 Şimdi de bilinç açısından kilit nokta olan bilginin entropi ilişkisine gelelim;

 Termodinamiğin ikinci kanunu -evrenimiz gibi- kapalı sistemlerde entropinin sürekli artma eğilimi içinde olduğunu söyler. Yani kapalı sistemlerdeki madde ve enerji düzensizliği sürekli artmalı, doğal olarak sistem içindeki ölçülebilir enformasyon miktarı azalmalı ve bilginin doğası determinist yapıdan belirsizliğe kayma eğilimi göstermeli.

 KARMAŞIK SİSTEMLER 

 Kapalı sistemlerdeki karmaşıklık düzeyinin yüksek olması demek, determinist doğadaki, yani ölçülebilir bilgi miktarının yüksek olması demektir, zamanla bu termodinamiğin ikinci yasasına göre düşer ve sistemdeki karmaşıklık düzeyi de düşer. Sistem çözünür bir nevi. 

 Sistemdeki karmaşıklık oranı ile entropi düzeyi ters orantılıdır. Bir sistem ne kadar karmaşıksa entropisi o kadar düşüktür. Yükselmesi de bir o kadar zaman alır. 

Hayata gelirsek;

 Canlılık ta karmaşık bir sistemdir. Ancak kapalı değil açık bir sistemdir. Sistem içindeki entropinin düzenli olarak artması gerekirken sistem dışından gelen, entropinin artış hızından daha yüksek hızda sisteme giren madde ve enerji ile entropi miktarı artması gerekirken azalır veya artışı durur.

 Hayat sanki termodinamiğin ikinci yasasını ihlal ediyor gibi görünür. Düzensizliğe direnç gösterir. Tabi açık sistem olması bu yasayı aslında neden ihlal etmediğinin açıklamasıdır. 

 Hayat evrenimizde görülen en karmaşık sistemdir. Bu kadar küçük bir hacimde bu kadar yüksek bir karmaşıklık düzeyi, Nano boyutta, hatta atomaltı boyutta bir düzen ilişkisinin gözlemlenmesi bunun ispatı. 

 Canlılar alemindeki en karmaşık sistem nedir peki? Zirvede kim var? 

 Tabiki insan beyni.

 İnsan beyni maksimum bağlantı ağıyla, bütünsel yapısıyla ve holografik işleyiş şekliyle bildiğimiz evrenin en karmaşık sistemidir. 

 Yani evrenin içinde olabilecek entropisi en düşük sistemdir. 

 Entropinin yine beyin gibi en düşük düzeyde olduğu başka bir sistem örneği daha var;

 Evrenin başlangıcı, Yani içinde olduğumuz kapalı sistemin ilk anları. 

 Aradan 13.8 milyar yıl geçmesine rağmen  hala o ilk anların enformasyonu çözünebilmiş değil, günümüzü tam gaz etkilemekte. Bunu kozmik mikrodalga artalan ışımasında ve kolaylıkla o ana kadar basit nedensellik ağları kurabilmemizde görebiliriz. Üç beş basit açıklanabilecek olaylar zinciriyle galaksilerin oluşumunu açıklayabiliyoruz. İz sürmek çok kolay. Sistemin total entropisi yükseliyor olmasına rağmen ilk anların enformasyonu hala yaşamakta. 

 Yaşamakta diyorum çünkü günümüzde geçerli olan zamanın b teorisine göre o günler hala fiziksel olarak gerçek ve o günden bugüne nedensellik ilişkisi maksimum düzeyde.  Bu enformasyonun yok olması için evrenin entropisinin, nedensellik bağını yitirecek kadar çok artması gerek. Aynı 46 milyar ışık yılından daha uzaktaki galaksilerle olan ilişkimiz gibi...

 E haliyle bunun gerçekleşeceği gün belki trilyonlarca yıl sonradır, evrenin soğuyup karadeliklerden başka hiç birşeyin kalmadığı gün,

 Belki de sonsuza kadar varlığını sürdürecektir o ilkin enformasyon. Tüm evrenin ilk kernel kodu. 

 Karmaşıklık düzeyi maksimize olduğunda , yani entropinin en düşük halinde var olan enformasyon, ömrünü sistemin ömrü kadar koruyor.  

 Evrenin en karmaşık sistemi olan beyin için de bunu düşünebiliriz. 

 Ancak beynin ölümüyle bu enformasyonun bir anda yok olması gerekmiyor mu? 

 Hayır gerekmiyor. Beyin ölümünün yerel sonuçları her ne kadar ölüm hızında yok olduğunu gösterse de beyin bir açık sistemdir. Hem de oldukça yüksek oranda açık bir sistemdir. Evren ise kapalı bir sistemdir. Beyin de evrenin bir parçasıdır en nihayetinde. 

Karmaşık sistemlerin ilkin enformasyonu nasıl ki sistemin ömrü boyunca varlığını sürdürmekte, 

 Beyin de evren sisteminin sadece bir parçası,

 Beynin enformasyonu da doğal olarak evrenin enformasyonunun bir parçası,

 Elbette ki beynin bilgisi varlığını sürdürmeye devam edecektir. 

 Evrenin, ilkin karmaşıklığına benzer bir karmaşıklık içeren bu enformasyonu nasıl, ne şekilde varlığını devam ettirdiğini bilmiyoruz. Bilemeyeceğiz de belki, ancak karmaşıklık miktarı arttıkça enformatif etkinin ömrünün uzadığını, maksimum düzeylerde ise sistemin varlığı boyunca sürdüğünü biliyoruz. Evrene baktığımızda gördüğümüz şey bu. 

 Beynimiz de metafizik olmadığına göre...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tanrı bilinmezliği - üstün tür

 Size önceki yazımda beyinin mutlak gerçekliği deneyimlemeye hiç uygun bir yapı olmadığını, bütün algılarımızın içerde tekrar simüle edilerek deneyimlendiğini ve bu yeniden simüle ediliş şeklinin oldukça öznel olduğunu, bilinçaltından, bilinç düzeyinden ve duygu, inanç durumundan kolayca etkilenip 'kendine göre, işine göre' bir deneyim yaşattığını anlatmıştım.  *    Sonuçta nesnel gerçekliğe ulaşmada kullandığımız yegane aracımız sonuna kadar öznel çalışıyor.  Burada birçok günümüz new-age akımlarının, popüler felsefi akımların etkisiyle sizlere aslında bir matrixte yaşadığımızı iddia etmeyeceğim. Tam aksine dışarda bir gerçeklik var ve bizler de tamamen gerçeğiz. Bu konudan bahsedeceğim size.  Bizim bütün algılarımızla tamamen beynimizin içinde sanal bir simülasyonun içinde yaşamamız, bizim kusursuz yaşam sahibi bir varlık olmadığımızı gösterir sadece. bu kusurun temeli de biyolojik yaşamımızın ta kendisidir.   Fotoreseptör geliştirmiş ökaryotik ...

Holografik Evren Hipotezi

  Önceki yazılarımda hologram kavramını bilinç konusundaki yazımda işlemiştim *( burada )*. Hologram denilince aklımıza popüler kültürün dikte ettiği değil, terminolojik tanımını düşünmemiz gerektiğini anlatmıştım.   Bu yazıda biraz sondan başa doğru gideceğim. Holografik fikirlerin sonuçları, sorulması gereken sorular, bilimsel çevrelerde çıkış noktası ve kanıt sayılabilecek işaretleri üzerinde duracağız. Bir yazı dizisinin ilk paylaşımı olacak bugünkü yazı.    Giriş;   Son yüzyıl içindeki evrene bakışımızın ne kadar baş döndürücü ve biraz absürt sayılabilecek bir hızda değiştiğini görüyoruz.   Durağan bir evren modeli ve newton mekaniği ile başlayan serüvenimiz, Einstein'in görelilik teorisini inşa etmesiyle ve evrenin genişlediğinin, geçmişe gittiğimizde bir başlangıç noktasının olduğunun ispatlanmasıyla oldukça değişti. Sonsuzdan gelip sonsuza giden bir evren yerine başı - sonu olan bir hikayenin içinde olduğumuzu öğrendik. Zamanın da uzay dokusuyl...

Ölüm Fiziği

  Bu yazıda biraz ölüm ve ötesini dogmalardan uzak bir şekilde konuşmak istiyorum. Haliyle ne kadar objektif yaklaşırsam yaklaşayım, biraz spekülasyon olacak baştan belirteyim. konuyla ilgili olan eski bazı yazılar; Holografik evren ve bilinç  link1  ,  link 2 Blok evren ve zaman  link Varlığın kavramsal yapısı  burada Bilgi-varlık ikilemi  o da burada   Giriş; Önceki yazılarımda genel olarak;   Gerçekliği farklı şekillerde tanımlayabildiğimizi ve temelinde kavramsal olarak 0/0 gibi zorunlu bir belirsizliğin olduğunu anlatmaya çalıştım. Evrenimizin parankim dokusu olan fiziksel gerçeklik; nedenselliğe göre işleyen, determinist davranan, ışık hızının bilgi iletim sınırı olduğu standart modelle tanımlanabiliyor.   Ancak dokunun yüzeyindeki desenlerle ilgilenmeyi bırakıp kumaşın kendisiyle ilgilendiğimizde hiç te nedenselliğe uymadığını, ışık hızının ve determinizmin geçerli olmadığını görüyoruz.  Madde ve enerjinin ise sonsuz al...